22 Ocak 2010 Cuma

çalışıyorum öyleyse ikiyüzlüyüm

ananızın karnından tecrübeyle doğmuyorsunuz efendim! herkesin tecrübesiz olduğu ve bu tecrübesizlikten gözyaşlarıyla salya sümük ayrıldığı zamanlar olmuştur, çünkü tecrübe dediğimiz şey insanlara güvenmemeyi, gerektiğinde yalan söylemeyi, kendini pazarlayabilmeyi öğrenmektir,, o toz pembe dünyadan çıkar; dürüstlüğün katiyen olmadığı iş dünyasına adım atarsınız. zamanla siz o dünyada adım atmayı bırakıp at koşturacak kadar yozlaşırsınız..


ben size tecrübesizlikten tecrübeye nasıl adım attığımı, bu adımı atarken nasıl düşüp dizlerini kanattığımı; sonra kendi düşen ağlamaz deyip kafamı duvarlara vurduğumu beyin hücrelerimin yok olması sebebiyle şimdi de aptallık sınırlarını nasıl zorladığımı anlatacağım:
yıl 2009, aylardan haziran ben mezun oluyorum,,öyle rahatım ki 1 sene yatıcam, mutlu olacağım işi bulana kadar bekleyeceğim, bu boşlukta eksiklerimi tamamlayacağım falan diyorum. sonra okulda bir hoca(rengi ve kıvamı gereği mr. bok)(ki benim gibi sosyalist yaklaşımları olan bir insana zenci ırkçılığını benimsetmiş bir bok) yeni açılacak bir stratejik düşünce derneğinde asistanlık yapıp yapamayacağımı soruyor. okuldaki yaptığım inekliklerin sonucu olduğunu düşündüğüm bu teklifi kabul ediyorum. !!işte iş bulma zehri birdaha çıkmamak üzere o an kanıma girdi!!! ancak daha sonra anlaşılacağı üzere bokun niyeti farklıydı. ve benim dünyam cidden kararmıştı. onu okuldan attırdıktan sonra kabus dolu 1,5 ay geçirdim.
ama iş bulma zehri damarlarıma girmiş beni esir almıştı. 1,5 ay boyunca nadir olarak evden çıktım. evde kaldığım süre boyuncada bulduğum tüm gerekli gereksiz ilanlara başvurdum. aylardan eylül olduğunda telefon çaldı. başvurduğum bir şirketten görüşmeye çağırıyorlardı. gittim ve işe girdim. ((Şirkette çok değer verdiğim insanlar olması nedeniyle burada karşılaştığım olumsuzluklardan bahsetmeyeceğim.)) çalışanların gerçekte bir patronu vardı-onu hiç benimsemedim hiç önemsemedim acıdım ve geçtim, ama benim gönlümde başka bir patron vardı. şirkette 2. önemli görevdeki bu kadın geldiği yere tırnaklarıyla kazıyarak gelmişti. Öyle çok çalışıyordu ki neredeyse yıllardır tatil yapmamamıştı, bayram seyran demeden çalışıyor; hafta sonları kimse yokken bile işe geliyordu. garip bir otoriteye sahipti; hata yaptığımda kızmasından en çok korktuğum oydu, yada bir iş başardığımda takdir etmesini beklediğim..
işte yanlış olduğunu düşündüğüm tüm şeyler başka bir gezene aitmiş gibi şaşırtıyordu beni; ama herkes bunları; her iş yerinde var, böyleleri her iş yerinde var diye benimde olağan karşılamamı alışmamı bekliyordu. iyi para kazanıyorsan, hafta sonu çalışmıyorsan, işin rahatsa, böyle şeyleri görmemezlikten gelmeliydin.. cidden konuştuğum tartıştığım insanların %90ını bunu söyledi, başka yere gitseydim bunlarla karşılaşmıyacakmıydım sanki? yok olmaz ben yapamam dedim istifa ettim,dürüst olacağım dedim ve patronluk sıfatına yakışan o güzel kadınla herşeyi konuştum, ama istifam kabul olmadı ve ben görev değiştirdim artık gerçekten patronum o kadın oldu..şimdi daha rahattım, ama sadece ben rahattım ve ben bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyemedim bir türlü..
kimle konuşsam aynı şikayetlerle karşılaştım.. ve konuştuğum her kimse bunu diğerlerine söylememi istedi..ve diğerleri hep bir şekilde duydu.. okadar karmaşıktı ki herşey hep birilerinin duymaması gereken konuşmalar oluyordu.. ben dürüst olmak istiyordum ama dürüst olduğum zaman ispiyoncu olmaktan başka yol kalmıyordu.. ispiyoncu olmadığım zaman yalancı olmaktan başka yol kalmıyordu.. gönlümün patronuna gördüğüm yanlışları hep dürüstçe söyleme taraftarı oldum ama cümlelerim hep anlamsız yarım yamalak kaldı..x in söylediklerini y ye y nin söylediklerini z ye söylememek için saçmalayıp durdum.
sonuç olarak kafayı yemek üzereyim; işte iş dünyası böyleymiş, görüp görmemiş gibi yapacak, görmen gerekenleri görmeyecek ,duyup söylemeyecek, söylemen gerekirse söylememiş gibi yapacaksın. bildiğin Kişiliksiz, ikiyüzli olcan yani.. bide düşünün ben dürüst olcam diye bu kadar nane limona katlandım. yalancılar dolandırıcılar nasıl dengeyi sağlıyor kandırıyor walla tebrik etmek lazım..
neden herkes herşeyi açıkça söylemiyor?? neden 2 gram dürüst olamıyoruz??, neden herkes s.çarken hiç s.çmamış gibi davranıyor??. neden herşeyi bukadar komplike karman çorman hale getiriyoruz??, neden entrikasız basit yaşamanın zevkine, rahatlığına varmıyoruz nedeeeeeen??????

Hiç yorum yok: